İstanbul Haliç Kongre Merkezinde 1 – 3 Ekim 2017 tarihleri arasında “Kur’an ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti: Müspet Hareket” Konulu “11. ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SEMPOZYUMU” Düzenlendi.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen sempozyum 3 gün sürdü. Resmi davetli olarak vakfımız başkanı ve çok sayıda mütevelli heyet üyelerimizin de katıldığı sempozyumda, 3 ayrı salonda 40 ülkeden katılan çeşitli sosyal bilimler alanındaki akademisyenler tarafından 100'den fazla tebliğ sunuldu. Tebliğler, Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerine çevrildi. Sempozyumda katılımcılar tarafından "Müsbet Hareket" konusu birçok yönüyle ele alındı. Sempozyumda birlik vurgusu yapıldı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım kutlama mesajları gönderdiler.
İstanbul Müftüsü Sayın Hasan Kamil Yılmaz ve Sayın Bilal Erdoğan sempozyuma katılarak konuşma yaptılar.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan: Üstad Said Nursi, İslam'ı öğrenmek için önemli bir örnektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan: Son yıllarda yaşadığımız acılar, bize dinimizin sahih kaynaklardan ve muteber âlimlerden öğrenilmesi gerektiğini göstermiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, yaşadığı onca sürgüne ve baskıya rağmen “Hakk’a, Halka, Kur’an’a hizmet davası”ndan asla taviz vermeyen Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatı, bu bakımdan önemli bir örnektir. Üstadın dediği gibi “Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük olur” dedi.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna gönderdiği mesajda bu yılki Sempozyumun konusunun “Kur’ân ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket” olarak belirlenmesini son derece önemli bulduğunu belirtti.
Müslümanlar olarak bu dönemde maruz kaldığımız birçok sıkıntı, musibet ve acıların temel sebebinin Kur’an-ı Kerim’i ve Sünneti Seniyyeyi doğru anlamamaktan kaynaklandığına inandığına dikkat çeken Sayın Cumhurbaşkanımız mesajına şöyle devam etti:
“SAPKIN YAPILARIN ANA HEDEFİ, BİZATİHİ MÜSLÜMANLARIN KENDİSİDİR.”
DEAŞ’tan FETÖ’ye kadar masum insanları katleden, bölgemizi kan ve gözyaşına boğan terör örgütlerinin en büyük istismar aracı, cihat, dava, hizmet, hayır gibi dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Dine hizmet için ortaya çıktığını iddia eden ve birçok ülkede zemin bulan bu sapkın yapıların ana hedefi, bizatihi Müslümanların kendisidir.
İnşallah elbirliği içinde çalıştığımız, Mevla’ya güvenip, hakikate ram olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir imtihan yoktur.
Kaynak: www.risalehaber.com
Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman: Said Nursi, İslam’ın sözcüsü bir münevverdir.
Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman, "Said Nursi gibi İslam’ın sözcüsü münevverlerin Kur’an ve Sünnette iki cihanda saadete ermenin formülünü anlatmada insanlığa doğru rehberlik etmek için gayret sarfettiğini" söyledi.
Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman, İstanbul'da başlayan 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna gönderdiği mesajda, Said Nursi'nin ömrünü küfre karşı imanı savunmak ve fikirlerini anlatmakla geçiren 20’nci yüzyılın büyük İslam âlimlerinden biri olduğunu belirtti.
İslam’ın doğru anlaşılması ve anlatılması her Müslümanın en başta gelen görevidir.
İyiliği yaymak ve kötülüklere mani olmak her Müslümanın temel şiarı olmalıdır. Savaş, şiddet, terör ve cehaletin gölgesinde bırakılmak istenen İslam’ın doğru anlaşılması ve anlatılması her Müslümanın en başta gelen görevidir. Son yıllarda El-Kaide, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütlerinin ideolojik dayanağı olarak lanse edilmeye çalışılan İslam’ın, Kur’an ve Sünnetin ışığı altında doğru ifade edilmesi son derece elzemdir. Yine insanlığın İslam dinine bakışını sorunlu kılmak maksadıyla yukarıda bahsedilen terör örgütleri eliyle yürütülen şiddet eylemlerinin yaptığı tahribatı tespit etmeye de ihtiyacımız vardır. Dünyanın değişik ülkelerinden akademisyenlerin katılacağı sempozyum, İslam’ın manasını müdrik şekilde anlatmak için uygun bir ortam olacaktır.
Hayatı manevi ve maddi boyutuyla anlayıp, istikamet üzere kalmamız için başvurmamız gereken ana kaynaklarımız olan Kur’an ve Sünnetin manasından uzaklaşmak, İslam dünyasının, bugünkü sorunlarının temelini teşkil etmektir. Ana kaynaklarımızda, iki cihanda saadete ermenin formülü en sarih şekilde ifade edilmiştir. Said Nursi gibi İslam’ın sözcüsü münevverler de insanlığa bu konuda doğru rehberlik etmek için gayret sarfetmişlerdir.
1992 yılından itibaren bu yana İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından uluslararası katılımlı olarak yapılan sempozyumdan, insanlığın günümüzdeki sorunlarına ışık tutacak çözüm önerileri çıkacağını ümit ediyorum. Ahlak ve adaletin hakim olduğu bir dünya niyaz ediyorum. Kur’an ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket Sempozyumunu tertip edenleri tebrik ediyor, programın hayırlara vesile olmasını temenni ediyor; bu vesileyle sempozyuma katılan tüm katılımcılara selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Kaynak: www.risalehaber.com
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım: Üstad Bediüzzaman ömrünü İslam ve Kur’an’a adadı.
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ömrünü İslam’a ve Kur’an’a adadığını söyledi.
Başbakanımız Sayın Binalı Yıldırım, İstanbul'da başlayan 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna gönderdiği mesajda Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin “Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur” sözünü hatırlattı ve "Bu söz İslam’a ve Kur’an’a adanmış bir ömrün en açık ifadesidir" dedi.
Müsbet Hareket Üstad’ın fani ömrünü en iyi şekilde özetlemektedir.
Başbakanımız Sayın Binalı Yıldırım, "Bu nedenle bu senenin sempozyum konusu olan; “Kur’an ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket” başlığı belki de Üstad’ın fani ömrünü en iyi şekilde özetlemektedir. O, hayatını Kur’an’ı anlatmaya, Kur’an’ın taşıdığı evrensel mesajları tüm insanlığa iletmeye vakfetmiş bir dava adamı, bir mütefekkirdi" dedi.
Bugün, bölgesel ve küresel ölçekte; İslam’ın, Kur’an’ın ve Sünneti Seniyyenin yanlış yorumlarından kaynaklanan çatışmalar ve mezhep kavgalarına üzülerek şahit olduğumuzu hatırlatan Sayın Başbakanımız, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hak ve batıl kavgasında safımızı belli etmek durumundayız.
İslâm davasına sahip çıktığını iddia eden bu çarpık ve bozuk yapılar; farklı isimlerle, değişik maskelerle ümmetin sırtında adeta birer kambur olmuştur. DEAŞ Ortadoğu’da, FETÖ Türkiye’de nice canlara kıymış, bunu da sözde yüce dinimiz adına güttükleri bir davayla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Dini duyguları ve imani hassasiyetleri istismar ederek palazlanan bu örgütler şerre hizmet etmişlerdir.
Bizler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kıyamete kadar sürecek hak ve batıl kavgasında, safımızı belli etmek, hak deryasında bir katre olmak adına bu gayreti göstermek durumundayız.
Kaynak: www.risalehaber.com
İstanbul Müftüsü Sayın Hasan Kamil Yılmaz uyardı: FETÖ üzerinden Said Nursi ve Risale-i Nur'a bakmak fitnedir.
İstanbul Müftüsü Sayın Hasan Kamil Yılmaz, "Nurculuk 1980'lerde kendi içinden dışarı attığı FETÖ üzerinden Said Nursi ve Risale-i Nur'a bakmak fitnedir" dedi.
Sayın Hasan Kamil Yılmaz, İstanbul'da başlayan 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunda yaptığı konuşmada, Said Nursi'nin milletimizin yetiştirdiği büyük âlim, mütefekkir ve iman kahramanı olduğunu söyledi.
İman sahibinin ahlak sahibi olması gerektiğini anlattı.
Sayın Hasan Kamil Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onun mücadelesi çok anlamlıdır. Bulunduğu zaman batıdan esen materyalist, kuzeyden esen marksist ve kominist rüzgarları, Allahsız kainat düşüncesi egemen olmuştu. Bediüzzaman, inanç problemlerine karşı eserler kaleme aldı. Talebelerine iman ile ahlakın ayrılmaz bir bütün olduğunu, iman sahibinin aynı zamanda ahlak sahibi olması gerektiğini anlattı.
FETÖ üzerinden Said Nursi ve Risale-i Nur'a bakmak fitnedir.
Bediüzzaman'ın talebelerinden anarşiye katılan, bozgun çıkaran hiç kimse çıkmamıştır. Hep müsbet hareket etmeyi, sürekli ihtilaf ve kavgadan uzak tutmuştur. Devletin, milletin aleyhinde olmamıştır. Bir terör örgütünü Nur cemaatinin içinde çıkmakla algı oluşturmaya çalışanlara şunu hatırlatalım. 1980'li yıllarda Nurculuk kendi içinden atmıştır. FETÖ üzerinden Said Nursi ve Risale-i Nur'a bakmak fitnedir. Bu yapı üstünden nurculuğu okumak, cemaat ve tarikatları aynı kefeye koymak büyük bir yanlıştır.
Diyanet Risale-i Nur'u neşrediyor.
Sayın Hasan Kamil Yılmaz, "kültür mirasımızın güzide bir örneği" dediği Risale-i Nur'un Diyanet tarafından neşredildiğini de hatırlattı.
Kaynak: www.risalehaber.com
Sayın Bilal Erdoğan: Said Nursi tevhid inancını ümmet bilinci ile anlattı.
Sayın Bilal Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunda konuştu.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, "Said Nursi tevhid inancının nasıl yaşanacağını ümmet bilinci ile anlattı" dedi.
Sayın Erdoğan İstanbul'da düzenlenen 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunda yaptığı konuşmada, ümmet bilincine dikkat çekti.
Sayın Bilal Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Bir süredir ümmet olma şuurunun erozyona uğradığını görüyoruz. Gruplar birbirine uzak duruyor. Birliğe yaklaşmayanlara yazıklar olsun. Said Nursi tevhid inancının nasıl yaşanacağını ümmet bilinci ile anlatmış. Ümmetin umudu yine bu topraklarda.
"İman etmek pasif bir poziyonda kalmak değildir. Aktif bir pozisyonda olmaktır. Said Nursi'nin çektiği sıkıntıları biliyoruz. Müslümanlar olarak en büyük ihtiyacımız ümmet olmaktır. Bunun için cesur olmak zorundayız. Said Nursi nasıl hapse girmekten çekinmediyse biz de külfete girmekten çekinmemeliyiz. İnsanlara sadece Allah'a kul olmaları gerektiğini anlatmalıyız. Said Nursi'nin yazdığı eserleri paylaşarak anlatmalıyız.
Kaynak: www.risalehaber.com
Bediüzzaman Sempozyumu sonuç bildirisinde birlik vurgusu yapıldı.
"Kuran ve Sünnet Rehberliğinde Bir İman Hizmeti; Müsbet Hareket" konulu 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu okunan sonuç bildirisi ile sona erdi.
Sempozyumun son oturumunda konuşan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Said Yüce, Türkiye'nin ve İslam aleminin içinde bulunduğu zorlu süreçte, dünyanın barışa, kardeşliğe ve güvenliğe ihtiyacı olduğu bir dönemde gerçekleştirilen sempozyumun takdir aldığını belirterek, katılımcılara teşekkür etti.
Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey ve farklı ülkelerden gelen katılımcıların da hazır bulunduğu toplantıda sonuç bildirisi açıklandı:
-Bediüzzaman Said Nursi'ye göre düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edilmelidir.
-İslam dünyası acilen Müslümanların Birliğini gerçekleştirmeli ve dökülen kanları durdurmalıdır. İhtilafları bir tarafa bırakıp tüm insanlığı dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak tevhidi mesajlara sarılmalı ve tüm dünyaya neşri için gayret sarf edilmelidir.
-İttihadın gerçekleşebilmesi için dâhilde müspet hareket esas alınmalıdır. Meşrep, mezhep, meslek ve müsbet cemaatler arasındaki farklılıklar ahenkli bir birliktelik haline dönüştürmelidir.
-Müslümanların birliğini hayatının ve insanlığın en önemli gayesi olarak telakki eden Said Nursi’nin bu husustaki görüşleri ufuk açıcıdır. Bunlardan istifade edilmelidir. İhtilafların iyi yönetilmesi zaruridir. Herkes benim mesleğim haktır diyebilir ancak hak yalnız benim mesleğimdir dememeli anlayışı hâkim kılınarak ötekileştirmeden birleştirici olunmalıdır. Öncelikle tevhit inancı etrafında ortak paydada buluşulmalıdır. İnsanlığın ve ümmetin ortak faydası için kişisel, sınıfsal faydalar terk edilmelidir.
-Müsbet hareket Kur’an’a ve hadislere dayalı ehli sünnet geleneği içinde bir hareket metodudur.
-İnanç düzleminde imani ve tevhidi, amelde ihlas ve rızayı ilahiyi esas edinme, içtimai hayatta uhuvvet ve ittihadı hedefleyen bir anlayıştır.
-Müsbet hareket vücud, tamir, îcâddır. Sorunları çözerken tahribi değil tamiri esas almaktır. “Birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezler.” Kaidesini idrak ederek dâhilde asayişi muhafazaya çalışmaktır.
-Müsbet harekette herkes kendi mesleğinin tamir ve revacına sa'yeder. Başkasının tahrip ve iptaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Ama menfi hareket ise garazkârane, adavetkârane birbirinin tahribine çalışmaktır; bu ise merduttur.
-Müsbet hareket kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmektir. Ancak başka mesleklere düşmanlık ve başkalarının eksiklikleri ile meşgul olmamaktır.
-Said Nursi tüm hayatında “Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir” presibini hizmet metodu olarak benimsemiştir. Talebelerine de her türlü tahrik ve desiseye rağmen müspet hareketi tavsiye etmiştir.
-Talebelerine rıza-yı İlahîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapıp vazife-i İlahiyeye karışmamayı öğütlemiştir. “Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz. Biz bütün kuvvetimizle dâhilde ancak asayişi muhafaza için müsbet hareket edeceğiz.” demiştir.
-Manevi cihad manevi tahribata karşı kuran sünnet birlikteliğinde İslam ahlakı ile ahlaklanmış dini ilimler ile fenni ilimleri imtizaç edebilen vatanını milletini seven nesiller yetiştirmektir.
-“Harici tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Dahilde ise öyle değildir. Dahildeki hareket müsbet bir şekilde manevi tahribata karşı manevi, ihlas sırrı ile hareket etmektir. Hariçteki cihad başka, dâhildeki cihad başkadır. Haricî tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir.
-Müsbet Hareket, Bediüzzamanın eserlerinde belirttiği gibi bir davranış modelidir. Bu davranış modelinde hakkı, hakikatı gözetmek, Allah’ın rızasını istemek, O’nun rızası dairesinde hareket etmek, ona göre davranmak yer alır.
-Bu davranışta, kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermek yahut kötülüğü iyilikle def etmek, her şeyin iyi yönüne bakmak; çirkin ya da güzel gözükmeyen şeylerin arkasındaki kader cihetinde güzel ve iyi şeyleri görmek/görebilmek yer alır.
-Bu davranış modelinde şer’i-şerif dairesinde kalarak haramlardan kaçınma ve serserilikten uzaklaşıp, saadete/mutluluğa ulaşma vardır.
-Müsbet Hareket modelinde Rıza-ı İlahi gayesiyle sırf iman hizmetini yapıp, vazife-i İlahiye’ye karışmamak ve bu yolda her sıkıntıya karşı sabır ve şükür içerisinde olmak yer alır.
-Bu hareket modelinde tam ihlası gözetmek vardır. Çünkü ihlâs-ı tâmme enaniyeti yok eder.
-Müsbet Hareket bir birlikte yaşama yöntemi/yolu olarak, sadece yerel, cüz’i bir proje değil, küllî ve kapsamlı bir projedir; bu proje düşmanlıktan uzaklaşarak emniyet içerisinde yaşamak olan bir ahlakî projedir.
-İnsanların şimdiki ve eski çağlardaki hastalıkları aynıdır. Bunun reçetesi ise Kur’ân ve Sünnete ittibâdır. Müsbet Hareket ise bu iki kaynaktan beslenmiş ve ona göre düsturları ortaya koymuştur.
-Ötekileştirme konusuna bakış açısı, beddua etmemek, affetmek ve şefkatle, merhametle muamele etmektir.
-Müsbet hareketin anlamı kendi mesleğine muhabbet edip, başkalarının işlerine müdahele etmemektir. Müsbet Hareket bir toplumun maddi ve manevi düzen ve asayişine çalışmaktır. Bunun yolu ise Kur’ânı üstad edinmektir. Ve tek kıble edinmek ve insanın kalp, akıl ve ruh ile ona yönelmesi ve diğer insanlara nazik davranmaktır.
-Menfi hareket, yani toplumun ıslahı için güç kullanmak, günahsız kimselerin de eziyet görmesine sebep olur ve toplumda fitnenin ortaya çıkmasına ve kargaşaya yol açar.
-Müsbet Hareket’in iki yönü vardır; İman ve amel.
Kaynak: www.risalehaber.com