Vefatının 1. Yıl Dönümünde Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’yi Anma Toplantısı
BASIN BÜLTENİ
VEFATININ 1. YIL DÖNÜMÜNDE MEHMED KIRKINCI HOCAEFENDİ’Yİ
ANMA TOPLANTISI
Organizasyon Heyeti: Esenler Belediyesi, Suffa Vakfı
Tarih:
Yer: Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi
Konuşmacılar:
Prof. Dr. Muzaffer Gülyurt (Akparti, 22-23. Dönem Millet Vekili, Suffa Vakfı Danışma Kurulu Başkanı)
Mehmet Tevfik Göksu ( Esenler Belediye Başkanı)
Yard. Doç. Dr. Mehmet Göktaş ( Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Konu ve kapsam: Toplantıda, ülkemizin yetiştirdiği önemli bir din alimi olan Kırkıncı Hocaefendi’nin, hayatından kesitler, ilmi ve fikri şahsiyeti, manevî mücahedesi, yazdığı eserler ve Risale-i Nur hizmeti içindeki görev ve misyonuna yer verildi.
Ülke olarak geçirdiğimiz bütün badirelere karşı Nur Talebelerinin nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiği, Nur Külliyatının koyduğu esaslar çerçevesinde izah edildi. Bunlardan birkaçını takdim ediyoruz:
Siyasete, idare işine ve hükumetin icraatına karışmamak
“Risale-i Nur şakirdlerinin, mümkün olduğu kadar, siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasileridir. Çünkü halisane hizmeti Kur’aniye onlara her şeye bedel kâfi geliyor. Risale-i Nur ve şakirdlerinin meşgul oldukları vazife, rûy-u zemindeki bütün muazzam mesailden daha büyüktür..’’(Şualar-366)
Buna binaen Üstad Bediüzzaman hazretlerinin “siyaseti ve maddi mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak” prensibini bütün Nur Talebelerinin hayatlarına tatbik etmeleri gereği üzerinde duruldu. Ancak, bir Nur Talebesi siyaset yoluyla dine ve vatana hizmet etmek istiyorsa, cemaat adına değil, kendi namına siyasete girebileceği ifade edildi.
Müsbet Hareket Etmek
Hayatı boyunca iman ve Kur’an hizmetini herşeyin fevkinde gören, davasından hiçbir taviz vermeyen, akıl almaz zulüm ve işkencelere maruz kaldığı halde, hayatı boyunca daima müsbet hareket metodunu uygulayıp bedduayı bile menfi hareket sayan, kendisine hapishanelerde yer hazırlayıp zulmedenlere bile hakkını helal eden Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatından kısa bir zaman önce umum Nur Talebelerine vermiş olduğu ve kendisinin de hayatı boyunca titizlikle tatbik ettiği en son dersi ‘Müsbet Hareket’ olmuştur. Üstad Hazretleri bu mektubunda bu hakikati şöyle ifade eder:
“Aziz kardeşlerim, bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Bizler âsâyişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.”
Dahildeki cihadın nasıl olması gerektiğini Bediüzzaman hazretleri aynı mektubunda şöyle ifade eder:
“Haricî tecavüze karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünkü düşmanın malı, çoluk çocuğu ganimet hükmüne geçer. Dahilde ise öyle değildir. Dâhildeki hareket, müsbet bir şekilde mânevî tahribata karşı mânevî, ihlâs sırrıyla hareket etmektir. Hariçteki cihad başka, dahildeki cihad başkadır.”
Nur Talebelerinin asli görevlerinin “İman Hizmeti” olduğunu unutmamak
“Hakaik-i imaniye, her şeyden evvel bu zamanda en birinci maksad olmak ve sair şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalmak ve Risale-i Nur'la onlara hizmet etmek en birinci vazife ve medar-ı merak ve maksud-u bizzât olmak lâzım” diyen Bediüzaman Hazretleri kendisine yapılan dayanılmaz eza ve cefalara aldırmadan, bütün hayatını iman ve Kur’an hizmetine vakfetmiştir.
“Bu hizmete, yani ehl-i imanı dalâlet-i mutlakadan kurtarmaya –lüzum olsa– dünyevî hayat gibi, uhrevî hayatımı da feda etmeyi bir saadet bilirim; binler dostlarım ve kardeşlerimin cennete girmeleri için cehennemi kabul ederim. (Emirdağ Lahikası-1 s.14)”
***
Bütün ömrünü iman ve Kur’ân hizmetine vakfeden Merhum Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, memleket meseleleriyle de yakından ilgilenmiş, gerektiğinde görüş ve düşüncelerini devlet ve hükûmet yetkililerine bildirmekten ve onların hayırlı hizmetlerini de tebrikten geri durmamıştır. Örnek olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’nin başbakanlığı döneminde kendisine hitaben yazmış olduğu 19 Haziran 2014 tarihli tebrik mektubundan bazı kısımları aşağıda takdim ediyoruz.
“Rahmetli Adnan Menderes ile merhum Turgut Özal’ın bu milletin maddi ve manevi terakkisi için yapmış oldukları hizmetlerini şükranla yad ediyoruz. Ancak onların böyle yeteri kadar maharetli bir kadroları yoktu. Şimdi ise Sayın Başvekil (Şimdiki Cumhurbaşkanımız) ve hükümet erkânının on bir yıla sığdırdıkları azim hizmetlerini nazara alınca, böyle kaliteli ve maharetli bir kadronun varlığına ilk defa şahit oluyoruz. Hükümetimizin on bir yıllık icraatları arasında; resmi dairelerde başörtüsünün serbest olması, Kur’ân-ı Kerîmin ve siyerin ders kitabı olarak okutulmaya başlanması, duble yolların, tünellerin, hava alanlarının, hızlı trenlerin yapılması, IMF’ye olan borcun ödenmesiyle Batılı güçlerin tahakkümünden kurtularak ekonomik bağımsızlık kazanılması, yüz elli üç yıllık rüya olan tarihi Marmaray projesinin hayata geçirilmesi, Kanal İstanbul gibi dev bir projenin hazırlanması, başta Savunma Sanayi olmak üzere dış devletlerden alınan birçok araç ve gerecin memleketimizde üretilmeye başlanması gibi daha sayamayacağımız birçok olağanüstü hizmetlerin yapılması, başta Avrupa olmak üzere, dünyanın nazar-ı dikkatini ülkemize celb etmiştir. Bu hizmetleri görmezlikten gelmek herhalde hakşinaslık değildir. Başvekilimizin, Türkiye’nin itibarına itibar katarak dünya nazarında ülkemizi, hatırı sayılır bir konuma getirmesindeki gayreti takdire şayandır.”
Bütün ömrünü dine, vatana ve millete hizmet yolunda geçirmiş, hayat felsefesi olarak “müsbet haraket” düsturunu esas almış, hizmeti karşılığında dünyevi hiçbir makam ve mevki beklentisi içine girmemiş olan Muhterem Kırkıncı Hocamızı rahmetle anıyoruz…